İletişim
Ziyaretşi defteri
Ana Sayfa
AŞK HİKAYELERİ
AŞK DAİR
SEVGİLİYE
İTİRAFLAR
ŞİİRCE
DÖRTLÜKLER
HAYATA DAİR
YAŞAMAK İÇİN
AŞK DAİR LER
KADIN VE ERKEK
ANLATIMLER
SENİ SEVİYORUM HERDİLDE
ÇİÇEKLERİN DİLİ
MEHMET AKİF ERSOY
NAZİM HİKMET

FURUM
RIDVAN
ANKET
ELİF BA
YEMEK TARİFLERİ
DUA LAR
MÜBAREK GÜN VE GECELER
GALERİ
FIKRALAR
MSN NİCK
BİLGİ YARIŞMASI
OYUN1
HAVA DURUMU
KOMİK RESİMLER
RÜYA TABİRLERİ
DÜNYA HARİTASI
GÜNLÜK BURÇLAR
SPOR HABERLERİ
GÜNLÜK DUA
KURAN MEAİL
RADYO KURAN
GAZETELER
DÖVİZ KURUMU
ŞARKI SÖZLERİ
SILOV MP3
oyun3
MAÇ SONUÇLARI
KURAN SURELERİ
İSTANBUL TİRAFİĞİ
CÜBBELİ HOCA
ALLAH cc
Papatya falı
dj akman
CHAT ODASI
Vizyondaki filimler
ilahi MP3
canlı idda
Osmanlı Padişahları
KURAN DERSLERİ
TV İZLE
Kuran oku ve Dinle
TAKVİM
Araba Resimleri
HTML KOD LARI
DOĞUM GÜNÜ
GIRAFİK
OYUN2
OYUN4
SİHİRBAZ
SILAYIT ŞİİR
SÖZLÜK
TV BUGÜN
LİNK
AŞK TESTİ
E,DEVLET
RADYO DİNLE
MP3 DİNLE
İSLAMİ VİDYO
KOMİK FITPOL
sohpet odası
ingilizce sözlük
ARKADAŞ ARA
CHAT KUTUSU
iSLAMİ RADYO
şiir dinle
siteme üye ol
Maç Sonuçları
SİTENİ YARAT
MP3 YABANCI
GIREMİRA
MARDİN
CANLI RESİM
LOGO YARATIN
BELEDİYELER
BANNER OLUŞTUR
İSLAMIN ŞARTLARI
FİLİM LER
MİLLİ EYİTİM BAKANI
BOXS SOHPET
OYUN5
KARIŞIK VİDYO
rıdvan acar foto
semerkand kitap
menzil foto
cennet ve cehennem
MİLLİ EYİTİM BAKANI

İbadetin Özü Dua

Kürşat Salih YAMAN • Nisan 2008

Kulu değerli kılan şeylerden biri, belki de en önemlisidir dua. Çünkü duada, bir anlamda dünyevî varlıktan sıyrılarak Mevlâ’ya yakınlaşma, O’nun ilim ve kudretini yanı başında hissetme vardır.

Dua, sonsuz ihtiyaç sahibi olan kulun, sonsuz kudret sahibi olan Rabbine yönelmesi, halini arz edip niyazda bulunmasıdır. Kul, kendi küçüklüğünü ve el açtığı kapının büyüklüğünü ancak dua ile hisseder.

Dua kulluğun gereği, ibadetin özü (Tirmizî), ilâhi muhabbetin yansımasıdır. Dua ariflerin matlubu, mazlumların barınağı, rahmetin anahtarıdır (Deylemî). Dua, müminin silahı, dinin dayanağı, göklerin ve yerin nurudur. (İbn Ebî Dünya, Hakim). Dua acizliğini idrak etmek, mücrimliğini ikrar etmek, ahiretini imar etmektir.

Dua bir yönüyle bir itiraftır aslında. Semaya kalkan ellerin, yerleri ve gökleri yoktan var eden Allah Tealâ’nın kudretini, kendi fakr ve acziyetini, ondan başka sığınacak kapı olmadığını itiraf etmesidir. Kulu değerli kılan da bu değil midir zaten? Rabbimiz’in Rasulü’ne hitaben; “De ki duanız olmasaydı, Rabbim size değer verir miydi?” (Furkan, 77) ayet-i kerimesi ne kadar sarsıcıdır.

Kulu değerli kılan şeylerden biri, belki de en önemlisidir dua. Çünkü duada, bir anlamda dünyevî varlıktan sıyrılarak Mevlâ’ya yakınlaşma, O’nun ilim ve kudretini yanı başında hissetme vardır.

Aslında O bize her halükârda yakındır, hem de şah damarımızdan daha yakın. Ancak dua ile bu yakınlığın farkına varır, sadece dua ile anlarız asıl bizim uzak düştüğümüzü. Allah Tealâ bir ayet-i keriminde şöyle buyuruyor: “Kullarım sana beni sordukları zaman (onlara söyle): Muhakkak ki ben onlara çok yakınım. Bana dua edince dua edenin duasına icâbet ederim. O halde onlar da benim (davetime) icâbet etsinler ve bana iman etsinler. Umulur ki onlar (o zaman) hak yolu bulurlar.” (Bakara, 186)

Hepimiz Duaya Muhtacız

Her gün beş vakit namazın ardına hapsettiğimiz dua, gerçekte hayatımızın her saniyesindedir. Otururken, kalkarken, yerken, içerken, uyanırken, kısacası her anımız dua ve yakarışa açıktır.

Öyleyse her saniyeyi fırsat bilmeli, her fırsatı dua ve niyazla değerlendirmeliyiz. Semaya açılan ellerimiz şükrümüze, hamdımıza, naz ve niyazımıza vesile olmalı. Ayakkabımızın kopan bağından (Tirmizî, İbn Hibbân) Cennet ve Cemâl isteğimize varıncaya kadar her dileğimizi sabır ve samimiyetle ilâhi huzurdan istemeliyiz.
Ayrıca ilâhi rahmeti celbedip, gazabı defetmek de ancak bu sayede mümkün. Yine bu sayede kul rıza kapısından içeri girmeye hak kazanır, bu sayede yaşamına ve ibadetlerine çekidüzen verir.

Duanın bu incelikleri sebebiyledir ki hadis-i şeriflerde dua, ibadetlerin en faziletlisi (Hakim), en şereflisi (Buharî) olarak tarif edilirken, dua etmekte acizlik gösteren kişi insanların en acizi olarak takdim edilir. (Taberânî, Beyhakî)

Yüce Allah, bir hadis-i kutside, her fırsatta duaya olan ihtiyacımızı ve kudretinin büyüklüğünü bakın nasıl beyan buyuruyor:

“Ey kullarım, benim yedirdiklerim dışında hepiniz açsınız. Öyleyse sizi yedirmemi isteyin ki yedireyim. Ey kullarım, benim giydirdiklerim dışında hepiniz çıplaksınız. Öyleyse sizi giydirmemi isteyin ki giydireyim. Ey kullarım, sizin öncekileriniz ve sonrakileriniz, cinleriniz ve insanlarınız, yüksek bir yerde toplansalar da hepsi benden (farklı farklı şeyler) isteseler, ben de onlardan her birine isteğini versem, bu benim yanımdaki (hazine)lerden ancak denize daldırılan bir iğnenin (sudan) eksilttiği kadar eksiltebilir.” (Buharî, Müslim)

Nasıl Dua Edilmeli?

Duanın önemi ne kadar anlatılsa eksik kalır. Ama duanın kabulüne vesile olması için duanın adabını bilmemizde de yarar var.

Öncelikle dua, yalvarış dolu bir edayla gizlice yapılmalı, haddi aşmaktan kaçınılmalıdır. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de, “Rabbinize yalvara yakara, gizlice dua edin. Muhakkak ki O haddi aşanları sevmez.” (A’raf, 55) buyrulmaktadır. Haddi aşmakla kastedilen, Allah Tealâ’dan gerçekleşmesi hikmet ve adetullaha aykırı şeyler istemektir. Peygamberlerin mertebesine ulaşmayı, hiç kimseye muhtaç olmamayı ve ölmemeyi istemek gibi.

Duaya, Allah Tealâ’ya hamd ve sena, Peygamber Efendimiz’e salavat getirdikten sonra başlanmalıdır. Efendimiz s.a.v. bunu ihmal eden biri için “Bu kimse acele etti” diye buyurmuş, sonra bu kişiyi yanına çağırarak şöyle demiştir: “Dua ederken, Allah’a hamd ve salât ile başlayın, sonra da dilediğinizi isteyin.” (Tirmizî, Ebu Davud)

Ebu Süleyman Dârânî rh.a. da şöyle buyuruyor: “Allah’tan bir şey isteyecek olan kimse önce salâvat-ı şerife getirsin, sonra ihtiyacını istesin, en sonunda da salâvat-ı şerife ile duasını bitirsin. Çünkü salâvat-ı şerife makbul bir duadır ve yüce Allah iki makbul dua arasındaki dileği de keremiyle gözetecektir, bu O’nun şanındandır.” (İhya)

Dua, korku ve ümitle yapılmalıdır. Kur’an-ı Kerim’de bu hususa, “Ona korkarak ve umarak dua edin.” (A’raf, 56) ifadesiyle dikkat çekilir. Korkmalıyız, çünkü amellerimizin kusurundan dolayı duamız reddedilebilir. Ümitlenmeliyiz, çünkü kendisine el açıp yalvardığımız Rabbimiz elleri boş çevirmez, kerem ve lütuf sahibidir. Nitekim bir hadis-i şerifte; “Rabbiniz hayâ sahibidir, kerimdir. Kulu dua ederek kendisine elini kaldırdığı zaman elleri boş çevirmekten hayâ eder.” (Tirmizî, Ebu Davud) denmektedir.

Duada dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de dua esnasında Esma-i Hüsna’dan istifade etmektir. Nitekim A’raf Suresi’nde Cenab-ı Hak, “En güzel isimler Allah’ındır. O halde O’na bunlarla dua edin.” (A’raf, 180) buyurmuştur.

Duada ısrarcı olmayı da unutmamak gerekir. Zira Peygamberimiz s.a.v., “Allah Tealâ ısrarla dua edenleri sever.” (Hakim, Beyhakî) diye haber vermiştir. Hadis kaynaklarında yer alan rivayetlere göre Efendimiz s.a.v. hem az kelime ile çok mana ifade eden duaları hem de yaptığı dua ve istiğfarı üç kere tekrarlamayı severdi. (Ebu Davud)

Duada ısrarcı olma hususunda nakledilen hadis-i şeriflerden birinde, bir kulun Allah Tealâ’ya dua ettiğini ancak Cenab-ı Hakk’ın ona kızgın olduğu için duasını kabul etmediğini, kulun tekrar dua ettiğini, Rabbimizin tekrar kabul etmediğini, kul duasında ısrar edince Rabbimizin bu defa meleklerine: “Kulum benden başkasına dua etmekten kaçındı. O bana dua ediyor, bense kabul etmiyorum. Sizi şahit tutuyorum ki, muhakkak ben onun duasını kabul ettim.” diye buyurduğu rivayet edilir. (Taberanî). Bu da, duasında ısrar eden kişiyi nasıl bir kazanç beklediğinin gösterir.

Dua için faziletli vakitleri kollamak da göz ardı edilmemesi gereken önemli hususiyetlerdendir. Mesela ezan ve kamet arası, Arefe ve Cuma günleri, İslâm ordusuyla küffar ordusu karşılaştığı vakit, yağmur yağdığı zaman, farz namazlarının kılındığı zamanlarda ve gecenin son üçte birlik diliminde dua etmek birer ganimet telakki edilmelidir.

Dikkat edilmesi gereken konulardan bir başkası da dua ederken kalbi uyanık tutmaya çalışmak ve yapılan duaya icabet edileceğinden emin olmaktır. Zira bir rivayette, “Allah’a dua edeceğiniz zaman, icabet edileceğine inanarak dua edin. Bilmiş olun ki Allah azze ve celle gafletle yapılan duaları kabul etmez.” (Tirmizî) diye buyrulmuştur.

Oruçlunun, hastanın, yaşlının, mazlumun, misafirin, secde halindeki kişinin duası, başkasının gıyabında yapılan dua, babanın oğluna duası da makbul dualardan sayılmıştır. Öyleyse bu kimselerden dua istemeyi de ihmal etmemelidir.

Dua Karşılıksız Kalır mı?

Şartlarına uygun olarak yapılan dua asla karşılıksız kalmaz. Çünkü Rabbimiz dua edenin duasına icabet edeceğini vaat etmiştir. Akıllara, “O halde neden şartlarına uygun dua yaptığımız halde kabul olmuyor?” sorusu gelebilir.

Kul, duası kabul edilmediği zaman şu ihtimalleri düşünmelidir; ya günah işleme ve akrabayla ilişkiyi kesme gibi Rabbimizin yasak ettiği bir şey dilemiştir, ya istediği şey ahirete bırakılmıştır yahut da kendisinden duası oranında bir bela ve kötülük giderilecektir.

Bu durum hadis-i şerifte şöyle haber veriliyor: “Müslümanın duası, günah ve sıla-i rahmi koparma hususunda olmamak şartıyla şu üç şekilden biriyle kabul edilir: Ya dünyada onun istediği peşin verilir veya onun için (mükafatı) ahirete saklanır veyahut da yaptığı dua kadarı ile kendisinden bir bela ve kötülük giderilir.” (Müsned)

Yalnız bazen kabul olması için yalvarıp yakardığımız şey bizim hayrımıza olmadığı için geri çevrilmiş veya ertelenmiş de olabilir. Çünkü kul, kendi hakkında neyin hayır neyin şer getireceğini bilmekten çoğunlukla acizdir. Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Belki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için daha hayırlıdır. Belki hoşunuza giden bir şey de sizin için daha kötüdür. Allah bilir, siz bilemezsiniz” (Bakara, 216)

Kur’an-ı Kerim’den Dualar

“Ey Rabbimiz, bizden kabul buyur, hiç şüphesiz işiten sensin, bilen sensin.” (Bakara, 127)

“Ey Rabbimiz! Bize dünyada bir güzellik ve ahirette de bir güzellik ver ve bizi ateş azabından koru.” (Bakara, 201)

“Ey Rabbimiz, eğer unuttuk ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme. Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme. Bağışla bizi, mağfiret et, rahmet et bize. Sensin bizim Mevlâmız, bize kâfirlere karşı yardım et.” (Bakara, 286)

“Ey Rabbimiz! Bize ihsan ettiğin hidayetten sonra kalplerimizi haktan saptırma, bize kendi katından rahmet ihsan eyle. Şüphesiz ki, sen bol ihsan sahibisin.” (Âl-i İmran,

“Ey Rabbim! Kalbime genişlik ver, işimi kolaylaştır, dilimden düğümü çöz ki sözümden anlasınlar.” (Tâ-hâ, 25-26)

“Rabbim, bağışla ve merhamet et. Sen merhametlilerin en iyisisin.” (Mü’minun, 118)

“Ey Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl.” (Furkan, 74)

“Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle. Ey Rabbimiz! Duamı kabul et. Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği günde beni, ana-babamı ve
müminleri bağışla.” (İbrahim, 40-41)

“Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma. Rabbimiz! Sen çok şefkatli, çok merhametlisin.” (Haşr, 10)

“Rabbim! Doğrusu kendimi ziyana uğrattım. Sen beni bağışla.” (Kasas, 16)

 

Rıdvan Acar

Kartınızı Oluşturun


radyo onbeş, radyo on beş, radyo onbes, menzil radyosu






Veda Hutbesi
Veda Hutbesi
Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.
İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki
hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.
MÜ'MİNLER!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.
İNSANLAR!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!




Bugün 2 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol